1 Eylül 2019 Pazar

Merhaba Alya Ela!

Alya Ela'nın bloğunun ilk yazısı güzel kızımın doğum hikayesiyle başlasın. 

Güzel kızım hamileliğimin 40+3. haftasında 22 Ağustos 2019 Perşembe günü, saat 15:34'te dünyaya gözlerini açtı. Çok daha erken geleceğini düşünüyordum, çünkü hamilelik sürecim boyunca oldukça aktiftim. Spor kısmını başka bir post'da detaylı olarak yazacağım için şimdilik o kısmı yüzeysel geçiyorum ama son haftalarda her sabah 6'da kalkıp köpeğimle sahilde yürüyüş, haftada 3 kez hamile pilatesi ve pilates olmayan haftanın diğer günlerinde de hafif ağırlıklarla full body antrenmanları yapıyordum. 

Dolayısıyla, doktorum 37. haftada bebeğin oldukça aşağıda olduğunu ve 1 hafta 10 güne gelebilecek gibi göründüğünü söyleyince hiç şaşırmadım, hatta bayram ettim :) Ancak bızdığım her gün yaptığım yüzlerce squat'lara, uzun yürüyüşlere, hurma yemelere ve bin türlü aktiviteye rağmen 38. haftada gelmedi. 39. hafta Kurban Bayramı haftasıydı ve doktorumuz İstanbul dışında olacaktı. 38. hafta gelsin diye yapmadığını bırakmayan ben 39. haftada da her şeyi yapmaya devam edip ek olarak kızıma "doktorunu bekle" mesajını yolluyordum.

40. hafta da bittiğinde artık hafiften bir sabırsızlık başlamıştı. Pilates hocamla her antrenmanda "doğurmaya yönelik pilates" in doruklarına vurmamıza rağmen kızımız 40+2'yi bulmuştu. 

40+2 Çarşamba günü sabah yine erkenden sahilde yürüyüşümü yaptım, saat 10'da pilates dersime gittim. Saat 12'de doktor randevusuna gittim. Doktor her şeyin yolunda olduğunu fakat kaka yapma durumuna karşı tetikte olmamız gerektiğini, aynı hafta Cuma veya günlük kontrol şartıyla bir sonraki Pazartesi suni sancıyla doğumu başlatabileceğimizi söyledi. Biraz moralim bozuldu açıkçası, her şeyin olağan akışıyla olmasını istiyordum çünkü. 

Akşam üzeri gibi tuvalette hafif pembemsi bir akıntı ve biraz su görünce ebeme ve doktoruma haber verdim. Su gelişinin devam etmesi durumunda hastaneye gitmemi önerdiler. Biraz bekledim, su gelmeye devam edince saat 21:00 gibi hastanenin yolunu tuttum. Hastane çantalarımı o gün gündüz arabaya indirmiştim içime doğmuş gibi :) Hastaneden suyum geldiği için yatışımı yapmak istediklerini söylediler. Ben eve gidip gelmek istedim biraz daha zaman kazanmak için. O zamanda da hem eve gelip hem de Moda'ya dondurma yemeye gittim :) 

Dönüşte artık kaçarım yoktu, yatışım yapılmıştı ve sürekli NST takibindeydim. Sabaha kadar NST takibinde kaldım, sabah erken kendi ebem Özlem hastaneye geldiğinde biraz rahatladım, çünkü hastane ortamındaki birkaç negatif durum ve kişi beni biraz germişti. Doktorum da geldi ve suni sancıyla doğumu başlattık. Özlem benim doğum sürecimde benim "iyi ki var, bin şükür" dediğim kişi oldu. Aromatik yağlarla masajlar, ortam ışık ayarlaması ve müzik de kullanarak daha doğal bir doğum ortamı oluşmasını sağladı. 

Suni sancı sabah 9 gibi başladı ve 3'e kadar devam etti. Maalesef ki 6 saat sancı almama rağmen açılmam 1cm'yi geçmeyince sezaryene alınmam gerekti. O an benim hayatımda binlerce hissin bir arada olduğu çok farklı bir andı. Bebeğime kavuşacak olmanın verdiği mutluluk bir yanda, aylarca normal doğuma hazırlanıp, doğal doğum kitapları okuyup, sporumu, beslenmemi en ideal şekilde yapıp sezaryene alınıyor olmanın getirdiği hayal kırıklığı bir yanda. Ameliyat odası hazırlanırken ben de yarım sata kadar ağladım. 

15:30 gibi spinal sezaryene alındım. Anestezi doktoru adım adım yaptıklarını anlattı ve hemen ayaklarım uyuştu. Bir kaç dakika içerisinde bebeğimin ağlamasını duydum ve bir ağlama krizi de orada yaşadım. Aynı anda o an için binlerce kere şükrettim. Hamilelik sürecinden doğum anına gelene kadar çok fazla aşamadan geçip çok fazla şey yaşadım, psikolojik ve fiziksel olarak gerçekten zor zamanlar geçirdim ama o an her şey uçup gitti bir anda. Şu an hala o anı düşündüğümde gözlerim doluyor ve ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. 

Bebeğim koşarak çıkmış, doktorum kahkahalar içerisinde "koşarak geldi resmen" dedi. Böylece aylar boyunca şirketin spor salonunda "senin bebek doğduğunda kaslı çıkar, 2 hafta sonra da koşmaya başlar" diyenler bir nebze de olsa haklı çıktı :) Bebeğimi göğsüme koydukları ve ten tene temasın yapıldığı o muhteşem an ağlaması kesildi kuzumun. O an ağlak ağlak etrafımdakilere 3-4 kere "her şeyi tam değil mi, bir sorun yok değil mi" diye sorduğumu hatırlıyorum ve o andan sonra yorgunluktan bayılmışım. Tüm gece uyumamanın ve suni sancı sürecinde de yorulmanın etkisi o an tam anlamıyla kendini gösterdi. Kendime geldiğimde hala ameliyat odasındaydım ama odama götürülmek üzereydim. 

Odama gelince Özlem bebeğimin emmesine yardımcı oldu. Sağ ve sol mememim ikisini de iştahla 30'ar dakika emen bir minnoşum vardı. Bin şükürler olsun ki süt ve emme ile ilgili bir sıkıntı yaşamadım. Bu konuda da en büyük keşkem'dir Özlem. İşi bilen birinin benimle ve bebeğimle şefkatle ilgilenmesi beni her anlamda desteklemiş oldu. Benim için bir kardeşten farkı yok artık. Bebeğimin de teyzesidir. 

İşte minik Alya'mın dünyaya gelmesi bu şekilde oldu. Yaşadığımız şeyler başka yaşanmışlıkların sonucu ve aynı zamanda başka yeniliklerin öncüsü. Doğumumda neden açılmamın ilerlememesi ile ilgili bin tane teori olabilir ama sonuç olarak yol ne olursa olsun kucağımda dünyanın en masum ve saf canlısı sağlıklı bir şekilde duruyor ve binlerce kez şükürler olsun tüm yaşadıklarıma diyorum. 

Allah isteyen herkese güzel doğumlar ve dünyaya gelen sağlıklı anne/bebek nasip etsin. Doğal doğumda en temel amaç zaten "sağlıklı anne, sağlıklı bebek" değil mi? Ne mutlu bana!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder